25 Haziran 2008 Çarşamba

NAMAZLA YENİDEN DOĞDUM

Meşhurluktan dervişliğe uzanan bir hayat: Yaşar Alptekin. ‘Namazla Yeniden Doğdum’ kitabında bu hayatı anlatıyor işte o. İlhamla oluyor onun hidayeti belki de. Çoğu satırda gözyaşlarım akıverdi. Kitap bana iyi geldi. Beni rahatlattı. Onun için sevindim, kendim için endişelendim. Kitap çok güzel, içten, samimi. Okunması gereken kitaplardan diyorum ben. Onun kitabına aldığı, benim de ilk defa okuyup çok beğendiğim bir şiirle yazımı bitirmek istiyorum. Şiir, Can Dündar’ın.

Her Şey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif…
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü…
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin…
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna…

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün…
Gülebildiğin kadar mutlusun

Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğusundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin…

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin kadar sevilirsin…

24 Haziran 2008 Salı

'OLASILIKSIZ' A ORİJİNAL BİR YORUM

Fazlasıyla övülen bir kitap ‘Olasılıksız’. Arka kapak yazısı beni çok etkileyince rahat kafayla okumak istedim kitabı, sınavlardan sonraya bıraktım. İlk sayfalarda hayal kırıklığı yaşadım açıkçası. İnternetteki yorumların aksine, ilk sayfalarda kitap hiç sarmadı beni. İlk sayfalarını okumuş olmam, daha doğrusu kitaba devam etmem, kitabın etkileyiciliği değil, beklediğim şeyi ne zaman bulacağım merakıydı. Evet, kitap hareketli bir roman olması hasebiyle oldukça akıcı. Fakat gizemli şeyler bulmak umuduyla başladığımdan olmalı, maceralar sönük kaldı. Neyse ki 250. sayfadan sonra aradığımı buldum diyebilirim. İnternetteki eleştirileri okudum ve gördüğüm kadarıyla kitabın popülerliği, başarısı, etkileyiciliği dışında farklı bir yorum yapılmamış. Umarım benim yorumum ilktir.
Her insan anlayamayabilir ‘Olasılıksız’ı. Farklı insanlar ancak tam anlamıyla anlayabilir. Felsefik düşünen insanlar belki de. Evrende kader ve insan iradesinin nasıl bir arada işlediğini aklımız almıyor bazen. İşte kitap tam olarak bunu anlatıyor bence. Bir de Secret’tan parçalar gördüm. Şöyle ki; düşüncelerimiz, hayallerimiz dünyayı etkilemekte. Tam burada devreye olasılık giriyor. İstedikten ya da düşündükten sonra, olası durumları hesaplamalı irademizi ona göre kullanıp karar vermeliyiz.bizim kararlarımız sadece kendi hayatımızı değil başkalarının hayatını, hatta dünyanın, evrenin hayatını etkiliyor.
Yalnız, kitap biraz tehlikeli olabilir. Şöyle ki; bu kitabı okuyan kişinin, evrenin hakimiyetinin Allah’ın elinde olduğunu bilmesi, kulun sadece iradesiyle hayatına devam ettiğini bilmesi gerekiyor. Secret kitabında da aynı şekilde.yoksa kontrolü kendinde sanabilir, düşüncelerimle her şeyi değiştirebilirim diyebilir, imanı gidebilir Allah muhafaza. O yüzden kader inancı önce bir oturmalı. Daha sonrası için bence mükemmel bir kitap.Kaderle iradeyi anlamlandıramayanlara belki de bir örnek niteliğinde…